26 Aralık 2011 Pazartesi

İbni Haldun

27 Mayıs 1332 tarihinde Tunus’ta doğdu. Asıl adı Abdurrahman, babasının adı Muhammed’dir. Genellikle dedesi Haldun’un adıyla İbni Haldun (Haldun oğlu) diye tanınmıştır.

Eski ve soylu bir ailenin çocuğudur. İlk öğreniminden sonra aydın bir kişi olan babasının yakın ilgisi sayesinde seçkin hocalardan fıkıh, hadis, tefsir, akaid, mantık, felsefe, matematik, tabiat bilimleri, dil bilimleri, şiir ve edebiyat öğrenimi gördü.

Yirmi yaşındayken, Tunus’un yönetimini elinde bulunduran Beni Hafs hanedanından Sultan Ebu lshak’ın katipliğine getirilmesiyle İbni Haldun’un çalkantılı siyasi hayatı başladı. Bunu, Biskra, Fas, Gırnata, Bicaye, Tlemsen gibi merkezlerdeki benzer görevleri izledi. Bir ara Fas Emin Ebu İnan onu bilim meclisine kabul etti. Bu görevdeyken siyasi bir nedenle hapsedildi. İki yıl sonra yönetime getirilen Ebu Salim onu önce sırkatibi, ardından da «mezalim» dairesi başkanı yaptı.

1362’de İspanya’ya geçerek eski bir dostu olan Gırnata Emiri Ebu Abdullah Muhammed’in hizmetine girdi. Bir yıl sonra emir onu Castilla Kralı Zalim Pedro nezdinde elçi olarak görevlendirdi. Bir süre sonra Gırnata emirinden izin alarak Kuzey Afrika’ya döndü. Bicaye’de, çok istediği haciplik (başvezirlik) makamına kavuştu. Bu arada bir yandan da ilim faaliyetlerini sürdürdü.

1366’daki yönetim değişikliği üzerine görevden ayrılarak kabileler arasında dolaşmaya başladı. Muhtemelen, yazımını tasarladığı Mukaddime için veriler toplamak üzere, bedevi yaşam tarzını inceledi. Bu arada, zaman zaman siyasi nedenlerle güçlükler yaşadı ve sonunda İspanya’ya dönmek zorunda kaldı (1374). Sürtüşmelerle dolu siyasi geçmişi nedeniyle İspanya’dan da çıkarıldı. Yeniden Kuzey Afrika’ya döndüğünde çaresizlik içindeydi. Geçmişte araları pek de iyi gitmeyen Tlemsen Sultanı Ebu Hammu’nun önerisini kabul ederek, kabilelerle onun irtibatını sağladı.

Siyasi çalkantılardan bıkan İbni Haldun, Ebu Hammu’nun iznini alarak İbni Selame denilen bir kaleye yerleşti. Kendisini tümüyle ilmi çalışmalara verdi. Ünlü eseri Mukaddime’yi 1374’te burada tamamladı.

Ardından, dört yıl içinde el-İber adlı yedi ciltlik tarih kitabının müsveddesini hazırladı. Bu son çalışmanın, eskiden incelediği kaynaklarını bir kez daha gözden geçirmek düşüncesiyle 1378’de Tunus’a gitti.

Buradaki çalışmaları sırasında dersler de verdi. Siyasi geçmişi Tunus’ta da kendisini rahat bırakmayınca, 1382’de Mısır’a gitmek zorunda kaldı. Kahire’de, başta Sultan Berkuk olmak üzere, ileri gelenlerin geniş ilgisini gördü. Kahire medresesine müderris olarak atandı. Burada verdiği ilk dersiyle, devlet adamlarının da içinde bulunduğu izleyicilerini adeta büyüledi.

Kadılık görevine getirildi ve bu görevdeki adaleti, yansızlığı ve yürekli tutumu nedeniyle beş kez görevden alındı ve yeniden atandı.

Bu arada Hicaz, Kudüs ve Suriye’ye gitti. Bu son gezisi sırasında, Suriye’yi ele geçiren Timur’la görüştü. İbni Haldun’dan çok etkilenen Timur, onu danışmanları arasına almak istedi. İbni Haldun bu isteği kabul etmedi. Çok sevdiği Kahire’ye döndü. 1406 yılında Kahire’de öldü.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder